Whatsapp Whatsapp
Telefon Hemen Ara

BPH

PROSTAT BEZİ NEDİR? NEREDE YER ALIR ?

Prostat bezi, idrar kesesinin altında yer alan ve dış idrar kanalını çevreleyen kestane büyüklüğünde bir organdır.

PROSTAT BEZİNİN İŞLEVİ NEDİR ?

Prostat sadece erkeklerde bulunan ikincil sex organıdır.
Meninin sıvı kısmının oluşumuna katkıda bulunur ve meninin sıvılaşmasını sağlar.
Bu sıvının içinde spermlerin canlılığı için gerekli maddeler yer alır.
Kadınlardaki rahmin karşılığıdır.

BPH (İYİ HUYLU PROSTAT BÜYÜMESİ)

Normal bir prostatın ağırlığı 18 – 20 gram civarındadır. Büyümüş bir prostatta bu ağırlık 200 hatta bazen 250 grama kadar varabilir. 40 yaşını aşmış erkeklerde vücuttaki hormonal değişikliklere bağlı olarak prostat bezi büyüme başlar. 60 yaşın üstündeki erkeklerin % 50’si, 70-80 yaşlarındaki erkeklerin % 80’i, prostatın kanser olmayan büyümesi ya da tıbbi terimi ile “Benign Prostat Hiperplazisi” (BPH) problemi yaşar. Gerçekte ise büyüyen prostat değil, “adenom” adı verilen bir kısım hücre grubudur. Bütün tedavi yöntemleri; bu adenom dokusunun idrar yoluna yaptığı baskıyı azaltmak veya ortadan kaldırma amacına yöneliktir.

BELİRTİLERİ

Prostat bezinin yaşlanmayla birlikte büyümesi ve idrar kanalına baskı yapmaya başlaması, çeşitli şikayetlere sebep olur.

Prostat büyümesi;

  • sık idrara çıkmak,
  • geceleri idrar hissi ile uyanmak,
  • idrara başlarken bir süre beklemek,
  • idrarı kesik kesik boşaltmak,
  • idrar yaparken zorlanma,
  • idrarın çatallı çıkması,
  • mesaneyi tam olarak boşaltamama,
  • tuvaletten çıktıktan çok kısa bir süre sonra tekrar idrar hissi duymak,
  • ani idrar sıkışmaları hissetmek,
  • bazen idrarı tutamamak belirtileriyle kendini gösterir.

Birçok erkek bu şikayetler yüzünden yaşam tarzlarını değiştirmek zorunda kalır. Tuvaletlerini oturarak yapma zorunluluğu, uzun yolculuğa çıkamama, açık renk pantolon giyememe, geceleri sık sık tuvalete kalkış yüzünden yaşanan uykusuzluk gibi.

Kabızlıkla, üşütmekle, uzun süre sabit oturma ile bu belirtiler daha da artabilir. Mesane, daralmış olan idrar yolundan dışarı idrarı atmakta zorlanır ve kasılma gücü giderek kaybetmeye başlar. Zamanla, içindeki idrarı boşaltamaz duruma gelir. Hastalık zamanında tedavi edilmezse böbrekler de zarar görür ve böbrek yetmezliği oluşabilir.

TANISI ve PSA

Muayenede en önemli nokta; iyi huylu prostat büyümesinin, prostat kanseriyle ayırıcı tanısının iyi yapılabilmesidir. Ultrasonografi ve PSA tetkikleri ve tuşe rektal (parmakla muayene) ile koordine edildiğinde daha anlamlı bir sonuç verirler.

PSA (Prostat Spesifik Antijeni) adlı kan tetkiki ile BPH ile prostat kanseri teşhisi arasında ayırım yapmaya çalışılır. Bu tetkik hem teşhis koyucu hem de prostat kanseri tedavisinin seyri hakında bilgi verir. PSA, prostat bezi hücreleri tarafından üretilen bir proteindir. Prostat kanserli olgularda kanda PSA düzeyi artabilir. Kan PSA düzeyi ne kadar yüksekse, kişinin prostat kanseri olma olasılığı da o denli yüksektir. Normal şartlarda total PSA 4 ng/ ml değerinin altında olmalıdır.

PSA yüksekliği değerli bir tanı metodu ise de tek başına kanser tanısı koymada yetersiz kalabilir ve diğer tanı metodları ile koordine edilmelidir. Total PSA değerinin dışında Serbest PSA değeri ve serbest / total PSA değerleri ( >%22 ) ve PSA’nın senelik artış hızına ( velocity ) ( < 0.8 ) bakmak da, tek bir değerden çok daha fazla bilgi verebilir.

Tanıda Ultrasonografi çok önemli bir tetkiktir. Bu tetkik ile prostatın hacmi ve idrar yaptıktan sonra mesane kalan residüel (artık) idrarı anlamak mümkündür. Ayrıca prostatın kanseri ile normal büyümesi arasındaki farkı da ortaya koyar. Aşağıdaki resimde prostat ve işeme sonrası mesanede kalan rezüdü idrar görülmekte.
Üroflowmetri idrar akımının grafik şekilde görüntülendiği çok değerli bir tetkiktir.

 
Sistoskopik tetkikte gerektiğinde yapılabilir. Sistoskopide idrar yolundan sokulan ışıklı bir aletle idrar kanalına ve mesane içerisine bakılır. Özellikle ameliyat planlanan hastalarda idrar yolunda ve mesanenin içinde prostat büyümesi dışında bir başka rahatsızlığın daha olup olmadığının araştırılması için özellikle ameliyat öncesinde mutlaka yapılmalıdır.

MEDİKAL (İLAÇ) TEDAVİSİ

İlaç tedavisi büyümüş prostatın yarattığı rahatsız edici semptomlar için erken dönemde yapılabilecek ilk tedavi şeklidir. Ancak dezavantajları; tedavi edici olmadığından ve sadece alındığında etkileri olacağından dolayı hayatın sonuna kadar kullanımının gerekmesi ve ilaçların oldukça pahalı olamasıdır. Ayrıca zaman içinde etkisiz kalabilmeleri de dikkat çekicidir.

Kullanılan ilaçlar genel olarak ;

  • Alfa 1 bloker ‘ler (alfuzosin -doxazosin – tamsulosin – terazosin); bunlar esasında tansiyon ilaçlarıdır. İlaçların yan etkileri arasında önemli olabilen bazıları da tansiyon düşmesi, baş dönmesi, baş ağrısı, yorgunluk hissi ve bazende cinsel isteksizlik ve cinsel güçte azalma sayılabilir.
  • 5 alfa reductase inhibitörleri (finasteride – dutasteride) genelde prostatın hacmini azaltarak işlev gören ilaçlardır. Ancak bugün tekbaşına kullanımı pek tavsiye edilmemektedir.
  • Kombine tedaviler: (alfa blokerler + 5alfa redüktaz inhibitörleri)
  • Bitkisel ilaçlar (Fitoterapi) Bu tarz ilaçların etkinliklerinin plasebo ilaçlardan farkı olmadığı bilinmekle beraber kullanımında bir sakınca yoktur. Psikolojik olarak da bazı hastalarda fayda sağladığı görülmüştür.

CERRAHİ TEDAVİ

AÇIK PROSTAT OPERASYONLARI

TVP (Transvezikal Prostatektomi)

Prostatın büyüyen dokusunun ”adenom” unun karından kesilerek yapılan ameliyatla çıkarılmasıdır. Genel olarak kapalı yöntemle (TURP) tedavi edilemeyen 100 gr. dan büyük prostatların veya prostat büyümesiyle birlikte mesane içinde ayrıca kapalı (endoskopik) yöntemlerle tedavi edilemeyecek başkaca rahatsızlıkların varlığında tercih edilir.
Bu yöntemde ameliyat sonrasında mesanenin ve diğer dokuların iyileşebilmesi için 1 hafta civarında sondalı olarak hastanede kalmak gereklidir.


Ameliyat sırasındaki kan kayıpları sonucu kan nakli, sonrasında idrarda yanma, batma, idrarın kanlı gelmesi, meninin geriye kaçması (retrograd ejekülasyon) ve zaman zaman idrar kaçırma şikayetleri görülebilir. Ameliyat sonrası ortalama 8 hafta civarında tam iyileşme sağlanabilmektedir.

KAPALI PROSTAT OPERASYONLARI

Transüretral Prostat Rezeksiyonu :

BPH tedavisinde şimdiye kadar kullanılan en etkili, gold standart (Altın Standart ) tedavi yöntemidir. Büyümüş prostat dokusu, endoskopik yoldan elektro- koter yardımı ile kesilerek çıkartılır ve sağlıklı idrar akışı yeniden sağlanır. Ancak TURP, bir ameliyat olduğu için, kan kaybı, kan nakli gereksinimi, idrar yaparken acı , zaman zaman idrar kaçırma ve yüksek oranda meninin geriye kaçması gibi komplikasyon risklerine açıktır. TURP tedavi yöntemi uygulayıcının tecrübesine göre 1 ila 4 günlük sonda takmayı gerektirir. Hastanın tam sağlığına kavuşması ise ortalama 6 ila 8 hafta sürebilir.

 

GREENLIGHT PVP LASER PROSTATEKTOMİ

PROSTATIN SELEKTİF BUHARLAŞTIRILMASI YÖNTEMİ

(potasyum titanil fosfat laser KTP LASER)

 

Vaporizasyon (Buharlaştırma) : 
Büyüyen prostat dokusunun özelleştirilmiş bir laser ışını ile kontrollü bir şekilde 1-2 mm derinliklerde buharlaştırılması yöntemidir.

Selektif (özgün) : 
Bu işlem sırasında prostat dokusunun muhafaza edilmek istenen bölümlerine ve çevre dokulara özellikle sertleşmeyi sağlayan sinirlere ve idrar kaçırmayı önleyen kas gruplarına hiçbir zarar verilmemektedir.

Efektif (Etkin) Tedavi : 
Prostat dokusunun 95 derecelik yüksek ısı etkisine eşdeğer bir etki ile özel bir sıvı içerisinde buharlaşmasıdır.

PVP işlemi nasıl yapılmaktadır?

GreenLight PVP işlemi KTP adındaki lazer sistemiyle yapılmaktadır. GreenLight PVP işlemi iki olumlu özelliği birleştirir, hem minimal invaziv bir yöntemdir , hem de kısa sürede etkili çözüm sunan bir yöntemdir. TURP, TUIP ya da açık cerrahi operasyon gibi tedavi yöntemlerinden daha kısa sürede etkili çözüm sunar.

Bu lazer dalgasını bu kadar özel yapan ise hemoglobinde (kanda) absorbe (emilebilme) olmasıdır. Kandaki hızlı emiliminden dolayı, büyümüş olan prostat dokusunu anında buharlaştırır ve prostatın etrafını saran ince alanı (1-2mm derinliğinde) kanamayı engelleyerek onarır. Anında buharlaşmanın yararı, geride herhangi bir doku artığı veya bir boşluk kalmamasıdır. Sadece önemli küçük bir bölgeyi onarmak ise kısa sürede ve acısız olacağı için bir şekilde iyileşmeyi sağlar. Lazer, çok ince bir tel ile kaviteye yerleştirilir ve endoskop yardımıyla idrar yoluna itilir.

Önceki laserlerden Nd:YAG laserde 10 mm derinlikte doku koagülasyonu oluşturulmakta , bu da çok fazla yan etkiye neden olmakta idi. Nd:YAG laserinin özel bir kristalden geçirilmesi sonucunda dalga boyu yarıya indirilir ve 532 nm dalga boyunda olan KTP laseri oluşturulur ve bu sayede oksihemoglobin tarafından yüksek oranda emilir ve böylelikle prostatik dokuya 1-2 mm derinlikte etki edecek hale getirilir. Bu özelliği nedeniyle laser enerjisi aşırı koagülasyona yol açmadan az derinlikte dokuya etki ederek kömürleşme ve artık doku bırakmadan riskleri bertaraf eder. PVP işlemi prostatın büyüklüğüne bağlı olarak 40-120 dakika arasında değişir.

PVP yöntemini diğer yöntemlerle kıyasladığımızda üstünlükleri nelerdir ?

Her cerrahi işlem bir kontrollü travma olarak düşünülürse; PVP, BPH nedeniyle yapılacak cerrahi işlemlerden en az travmaya neden olanıdır. TUNA ve mikrodalga gibi diğer non-invaziv işlemler sinirleri hasarlandırarak şikayetleri azaltırlar. Bu nedenle düzelme geçicidir ve aylar sonra şikayetleri tekrarlayabilir. Ek olarak bu işlemlerde prostatik kanalı açacak kadar doku yok edilemez. Akış hızı geçici olarak düzelebilir zamanla ilk değerlere dönebilir. Bu işlemlerin yapıldığı pek çok hastada idrar tıkanıklığı gelişebilir, haftalar hatta aylar boyunca sondalı kalmak gerekebilir.

PVP yöntemi ancak altın standart sayılan TUR-P yöntemi ile kıyaslanabilir. Mevcut bulgular PVP nin TUR-P ye göre avantajları olduğunu göstermektedir. PVP yönteminde hastanede yatış süresi kısadır. Ayrıca yaşam kalitesinin arttırılması üzerine pozitif etkisi vardır. Hasta ertesi gün veya bazen aynı gün bile hastaneden çıkar , çok aşırı olmayan aktivitelerini yapabilir, diğer non invaziv yöntemlerle karşılaştırıldığında tek seans tedavi yeterlidir Prostatı olan hastalarda en önemli sorunlardan biri de antikoagülan dediğimiz kan sulandırıcıları kullanan hastaların TURP den önce bu ilaçları kesmelerinin gerekmesidir. PVP’de aspirinin kesilmesine gerek yoktur ayrıca oral antikoagülanların kesilmesi sorun yaratıyorsa bunlar da kesilmeden PVP yapılabilir.

Dezavantajları nelerdir ?

Bu işlemi uygulayan pekçok üroloğun ortak görüşü belirgin dezavantıjının olmadığıdır. Kullanılan malzemelerden ve cihazın maaliyetinden dolayı işlem klasik yöntemlerden daha pahalıdır.

PVP için uygun hastalar kimlerdir ?

İdrar yollarında tıkanmaya yol açan prostatı olan her hasta, diğer bir deyişle;
Cerrahi tedavi gereken tüm BPH hastaları,
İdrar kesesi boynunda veya üretrada daralma olan hastalar,
Medikal veya diğer tedavilerin başarısız olduğu hastalar.

Yaş sınırı yoktur.
Özellikle operasyon süresinin veya kan kaybının çok önemli olduğu; Kalp ve damar sisteminden ameliyat olmuş olan veya BY-PASSlı hastalar, Kalp yetmezliği, şeker hastalığı, yüksek tansiyon, astım ve bazı kronik akciğer hastalığı olanlar, KANAMA EĞİLİMİ olanlar veya kan sulandırıcı kullanan hastalar, cerrahi girişimlerde YOĞUN BAKIM gerekliliği olacak olan hastalar ile, yaş nedeniyle operasyon korkusu olanlar, cinsel aktivitelerinin eskisi gibi devam etmesini isteyen ve bu nedenle diğer operasyonlardan çekinen ve bu yöntemleri istemeyen hastalar için PVP yöntemi ideal bir yöntemdir.

KİMLERE UYGULANAMAZ ?

Mevcut akut prostat iltihabı ve ileri derecede şiddetli idrar yolları enfeksiyonu hastaları tedavi edilmeden uygulanmamalıdır. Prostat kanseri tespit edilmiş olanlarda ancak hastanın idrar yapabilmesini sağlamak amacıyla kullanılabilmektedir.

HANGİ ANESTEZİ YÖNTEMİ UYGUNDUR ?

PVP; lokal, spinal veya genel anestezi ile yapılabilir. Genel anestezi alamayacak kadar genel durumu bozuk olan hastalarda lokal anestezi ile yapılabilmesi bu gibi hastalara özellikle ek avantaj sağlamaktadır.

ÖZETLE GREENLIGHT PVP SİSTEMİ

Ciddi ÖDEM oluşturmayan, HASTANEDE KALIŞ’ı neredeyse gerektirmeyen, ANINDA İDRAR ŞİKAYETLERİNİ düzelten, oldukça düşük cerrahi risk taşıyan bir tedavi yöntemidir!!! Oldukça kısa operasyon süreleri içinde bu yeni sistem büyümüş prostat dokusunu buharlaştırır ve tamamiyle ortadan kaldırmaktadır. Tüm şikayetlerde kısa sürede azalma görülür! Hemen hemen kanamanın olmadığı bir yöntemdir. Bu sebeple özellikle kalp ve damar hastalığı sebebiyle kanamayı arttıran ilaçlar alan hastalar dahi başarıyla tedavi edilebilmektedir. Gelişmiş ülkelerde Prostat BPH tedavisinin yeni gold standardı olmak yolundadır. TURP ve diğer tedavi metotlarına göre son derece kısa sürede iyileşme sağlıyan bir tedavidir. Genellikle işlem sonrasında hastaya sonda en fazla 1 gün süreyle takılma gereği olmaktadır. Genel olarak günlük bir (out patient) işlemdir. Hastanede genellikle en fazla 1 gün kalmayı gerektirir. Ameliyat sonrasında Sertleşme Sorunu (impotans ) ve İdrar Kaçırma (inkontinans) görülmez. Yaşam kalitesini kesinlikle korur.

DİĞER TEDAVİ YÖNTEMLERİ

  • Bekle gör (watchfull waiting)
  • Transurethral incision of the prostate (TUIP)
  • Transurethral microwave thermal therapy (TUMT)
  • Transurethral needle ablation (TUNA)
  • High intensity focused ultrasound (HIFU)
  • Water induced thermo therapy (WIT)
  • Transurethral ultrasonic aspiration of the prostate
  • Visual laser ablation of the prostate (VLAP)
  • Holmium: YAG laser (HoLEPve HoLAP)
  • Interstitial laser coagulation of the prostate (ILC)
  • Cryotherapy
  • Balloon dilatation
  • Intraurethral stentler